Etrafınızdaki her şeyi sadece gözle görmeye çalıştığınız sürece kör olmaya mahkum olursunuz. Çünkü; insan bir şeye çok uzun süre bakarsa onu görmemeye başlar. ‘Kalp gözü’ diye bir tabir vardır. İşte biz kalp gözümüzle de baktığımız sürece daha net görebiliriz bazı şeyleri. Bu sayede bizler bakıp da görmenin ötesinde karşımızdakini anlar ve hissederiz.
Her insanın kalbi doğuştan bu yetiye sahiptir aslında. Ama gelin görün ki; başkalarının onay ve takdirini almak, beğenilerini kaybetmemek uğruna devamlı onların beklentilerine cevap vermek ister bazı insanlar. Onların görmek istedikleri kişi gibi olmak, onların olmasını istedikleri mevkide yer alabilmek için uğraşırlar. Böyle olmaya çalışırken de fark etmeden onlara benzerler. Çünkü; artık onlar da çevrelerindeki insanlara karşı o gözle bakar ve o şekilde değerlendirirler. Durum böyle olunca sahip oldukları o yetiyi hiç kullanmazlar. Doğuştan sahip oldukları o hazinenin farkına varmazlar. Ve git gide o yetiyi kaybederler. (Bknz. Evrim teorisine göre kullanılmayan organ ve sahip olunan özellikler zamanla körelir.)
Bırakın insanlar sizin için ne düşünürlerse düşünsünler. Beğeni almak uğruna kendi benliğinizden vazgeçmeyin. Unutmayın; siz ‘SİZ’ olduğunuz için değerlisiniz, başkasının görmek istediği kişi olduğunuz için değil. Aynaya baktığınızda kendinizi görebildiğiniz sürece siz sizsinizdir ve o yetiyi kaybetmemişsiniz demektir.
Elinizde var olan hazinenin farkına vardığınızda aslında birçok şeyin farklı olduğunu göreceksiniz. İşte o zaman asıl değerlerinize sahip olacak, hazinenin değerine değer katacak ve kendi benliğinizle var olmanın onuruyla yaşayacaksınız.
T.M.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder